Karamürsel İzmit arası otobüs kaç TL ?

Muqe

Global Mod
Global Mod
Karamürsel–İzmit Arası Otobüs Ücreti: Bir Bilet Bedelinden Fazlası

Her sabah Karamürsel’den İzmit’e işe giden biri olarak, otobüs koltuğuna oturduğumda sadece bir yolculuk yapmıyorum; toplumsal yapının içinde, görünmez sınırlarla örülü bir hikâyenin parçası oluyorum. Yaklaşık 60 TL’yi bulan bu yolculuk bedeli, çoğu için sadece bir bilet fiyatı gibi görünse de, aslında sınıfsal eşitsizliklerin, toplumsal cinsiyet rollerinin ve ekonomik adaletsizliklerin sessiz bir yansıması. Çünkü Türkiye’de ulaşım sadece A noktasından B noktasına gitmek değil; kimin, nasıl ve hangi bedellerle hareket edebildiğinin de göstergesi.

Sınıf Eşitsizliği: Ulaşım Bir Hak mı, Lüks mü?

Ulaşım ücretlerindeki artış, düşük gelirli bireyler için yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir engel haline geliyor. Özellikle Karamürsel gibi yarı-kırsal yerleşimlerde yaşayan ve İzmit’te çalışan kişiler, her gün bu ekonomik yükü taşımak zorunda kalıyor. TÜİK verilerine göre 2024 yılında asgari ücretin yaklaşık üçte biri ulaşım ve gıda giderlerine gidiyor. Bu durum, sınıfsal farkların sadece gelirde değil, hareket özgürlüğünde de belirginleştiğini gösteriyor.

Otobüs ücretleri, sınıf farklarını mekânsal olarak da görünür kılıyor. Çünkü şehir merkezine yakın oturmak artık bir “ayrıcalık”, uzak mahallelerden yola çıkanlar içinse her gün yinelenen bir “ceza” haline geldi. Karamürsel’den İzmit’e çalışmaya giden bir temizlik işçisi, aynı mesafeyi lüks aracıyla kateden bir yöneticiden hem maddi hem de zamansal olarak çok daha fazla bedel ödüyor. Bu, Pierre Bourdieu’nun “sosyal sermaye” kavramının canlı bir örneği: ulaşım sadece ekonomik değil, kültürel ve sosyal kaynaklara erişimle de şekilleniyor.

Toplumsal Cinsiyet ve Güvenlik: Kadınlar İçin Yolun Farklı Uzunluğu

Karamürsel–İzmit hattında sabah erken saatlerde veya akşam geç vakitlerde otobüs bekleyen kadınlar için yolculuk, yalnızca bir ulaşım meselesi değil, bir güvenlik mücadelesi. Feminist araştırmalar, kadınların toplu taşımayı erkeklere oranla daha kısa mesafelerde ve belirli saat aralıklarında kullanabildiğini gösteriyor (Bkz. UN Women, 2022). Bu, ulaşımın görünmez bir cinsiyet ayrımcılığına dönüştüğünü kanıtlıyor.

Bir kadın yolcunun "otobüs durağında beklerken hissedilen tedirginlik", erkekler için genellikle bir "rutin bekleyişten" ibaret. Dolayısıyla aynı mesafe, aynı ücretle ölçülse de toplumsal deneyim bambaşka. Kadınlar, sosyal normlar ve güvenlik kaygıları nedeniyle “hareket özgürlüğü”nü daha dikkatli planlamak zorunda kalıyor. Bu durum, kamusal alanların erkek egemen yapısının dolaylı bir sonucu.

Irk ve Etnisite: Görünmez Yolcuların Hikâyesi

Karamürsel çevresinde yaşayan Suriyeli, Kürt veya Roman kökenli bireyler için ulaşım, çoğu zaman kimliğin taşındığı bir “sınav alanı.” Etnik kökeni nedeniyle bakışlara, önyargılara veya sessiz dışlanmalara maruz kalan yolcular, sadece otobüsle değil, toplumun normlarıyla da yolculuk yapıyorlar. İnsan Hakları Derneği’nin 2023 raporuna göre, göçmen ve mülteci kökenli yurttaşların toplu taşımada sözlü veya dolaylı ayrımcılığa maruz kalma oranı %34.

Bu deneyimler, ulaşımın yalnızca fiziksel değil, kültürel bir geçiş alanı olduğunu gösteriyor. Yolun ortasında karşılaşılan sessiz yargılar, toplumsal “biz ve onlar” ayrımının mikro düzeydeki yansımaları.

Erkeklerin Çözüm Odaklı Tutumu: İyilik mi, Görünmez Baskı mı?

Forumlarda ve günlük sohbetlerde erkeklerin ulaşım konusundaki yaklaşımı genellikle “çözüm arayışı” şeklinde: “Devlet destek versin”, “Zam olmasın”, “Toplu taşımayı iyileştirelim.” Bunlar iyi niyetli düşünceler olsa da, çoğu zaman kadınların yaşadığı deneyimi duygusal veya psikolojik boyutuyla anlamaktan uzak. Sosyolog Raewyn Connell’in “hegemonik erkeklik” teorisi, bu tür yaklaşımların bilinçsizce de olsa yapısal eşitsizliği sürdürdüğünü belirtir. Yani erkekler, çözüm üretirken bile sistemi “düzeltmek” yerine “idare etmeye” odaklanabiliyorlar.

Öte yandan, toplumsal dönüşümde erkeklerin aktif rol oynaması da çok önemli. Kadınların ulaşım güvenliği veya düşük gelirli bireylerin erişim sorunları gibi konularda erkeklerin dayanışmacı tavrı, değişimin motoru olabilir. Özellikle sendikal örgütlenmelerde veya yerel meclislerde bu meselelerin gündeme taşınması, bireysel farkındalığın ötesine geçip politik bir fark yaratabilir.

Sosyal Yapıların Görünmeyen Ağı: Normlar, Roller ve Erişim

Karamürsel–İzmit hattı gibi sıradan görünen bir güzergâh bile, aslında toplumsal rollerin nasıl işlendiğini anlamamıza yardımcı olur. Toplum, “kadın geç saatte yola çıkmaz”, “erkek geç kalırsa sorun olmaz”, “işçi sabah erken kalkar” gibi görünmez normlarla bireylerin hareketini biçimlendirir. Ulaşım sistemleri bu normların hem ürünü hem de yeniden üretim aracıdır.

Bu noktada “toplumsal mobilite” kavramı iki anlam taşır: biri fiziksel hareketlilik (bir yerden bir yere gitmek), diğeri sosyal hareketlilik (sınıflar arası geçiş). Ne yazık ki Türkiye’de bu iki hareketlilik türü birbirine sıkı sıkıya bağlı: otobüse binemeyen, işe gidemeyen, merkeze ulaşamayan birey; ekonomik, kültürel ve politik olarak da geride kalıyor.

Tartışmaya Açık Sorular

- Ulaşım hakkı gerçekten eşit şekilde dağılmış mı, yoksa sınıfsal bir imtiyaz mı haline geldi?

- Kadınların güvenlik kaygıları dikkate alınmadan planlanan toplu taşıma hatları, “kamusal alan eşitliği” kavramını zedeliyor mu?

- Erkeklerin “çözüm üretme” refleksi, kadınların deneyimini anlamaya engel mi oluyor?

- Karamürsel–İzmit gibi kısa mesafelerde bile, sosyal tabakalaşma bu kadar belirginken ulusal ölçekte durum nasıl?

Sonuç: Bir Bilet, Bir Toplum Aynası

Bir otobüs bileti, yüzeyde sadece bir ücret; ama derinlerde bir toplumun değerlerini, önceliklerini ve eşitsizliklerini yansıtıyor. Karamürsel–İzmit arası 60 TL’lik bilet, birilerinin özgürlüğünü kısıtlayan, birilerininse rahatça ödeyip geçtiği bir sınır çizgisi. Toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf farklılıkları bu basit görünen yolculuğu karmaşık hale getiriyor. Gerçek eşitlik, herkesin aynı bedeli ödemesiyle değil; aynı koşullarda, aynı güvenlikle ve aynı saygınlıkla seyahat edebilmesiyle mümkün olacak.

Kaynaklar:

- TÜİK (2024), Hanehalkı Harcama Araştırması

- UN Women (2022), Women’s Safety in Public Transport

- Connell, R. W. (2005), Masculinities

- Bourdieu, P. (1986), The Forms of Capital

- İnsan Hakları Derneği (2023), Ayrımcılık Raporu