Eski KKTC Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve akademisyen Cet Atun, Haber7’deki köşesinde ele aldığı yazısında, Ukrayna işgaliyle AB ve ABD tarafının Türkiye’nin ehemmiyetini bir kaz daha anladığını yazdı.
İşte Atun’un yazısı;
Avrupa’nın yakın doğusunda yaşanan Rusya-Ukrayna savaşı, bölgemizde 20. yüzyılın ikinci yarısında dayatılmış politik ve ekonomik istikrarları değiştirmeye başladı.
Rusya-Ukrayna savaşı sürecinde izlediği istikrarlı siyaset ve üstlendiği arabuluculuk rolü ile Türkiye’nin stratejik değeri bir kere daha ortaya çıktı.
Türkiye artık bölgede kelam sahibi bir ülke.
Kırkpınar pehlivan güreşlerinde, rakibinin gücünü yoklamak için birinci başta birbirlerine el-ense çeken pehlivanlar üzere, taraflar içinde yavaş ve derinden başlayan müzakerelerde Türkiye, akılcı siyasetleri ile ön plana çıkınca Rusya-Ukrayna uyuşmazlığının tahlile yönelik kalbi Türkiye’de atmaya başladı.
Evvelki gün Belçika’nın başşehri Brüksel’de gerçekleştirilen NATO başkanlar tepesinde, Türkiye’nin yürüttüğü diplomasi ve taraflar içinde sağladığı istikrardan övgüyle kelam edilmesi, Türkiye’nin bu savaştaki arabuluculuk bakılırsavini muvaffakiyetle yürüttüğünün ispatı.
Bölgenin başkan ülkesi Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanının başka farklı ve vakit zaman da ortaklaşa attıkları adımlar, yaptıkları teşebbüsler, yıpranma sürecine girmiş olan Türkiye-ABD ve Türkiye-AB ilgilerinin tarafını değiştirmeye başladı, yinedan olumlu bir surece soktu.
AB üyesi ülkelerin kimi önderlerinin ve AB yönetici grubunun, Türkiye ile ilgilerin iyileştirilmesinden ve iştirak müzakerelerinin başlatılmasından bahsetmeye başlamaları tesadüf değil. Nasıl olduysa bu krizde Avrupa Birliği, Türkiye’siz hayli daha güç günler yaşayacağının ansızın farkına vardı.
Ki, NATO Doruğu sürerken İtalyan Başbakanı Draghi’nin yıllar evvel oluşturulan lakin daha sonradan buzdolabına konan “Türkiye, Fransa ve İtalya içindeki İşbirliği Forumu”nun bir daha işler hale getirileceğine karar verildiğini açıklaması, AB’nin üst aklındaki değişimi gözler önüne sermekte.
İtalyan ve Fransız iştirakinde kurulan Eurosam konsorsiyumu tarafınca geliştirilen ve 2017 yılında Türkiye’nin de iştiraki ile birlikte üretilmesini içeren -ve daha sonradan dondurulan- “SAMP-T hava savunma sistemi işbirliğinin bir daha gündeme getirilebileceği” fikrinin ortaya atılmış ve kabul görmüş olması bana nazaran NATO Doruğunun Türkiye lehine attığı adımların en somut örneğidir.
Sonuç olarak; Türkiye, bölgesel, politik, ekonomik ve askeri güç prestijiyle yükseliş trendine girerken, Yunanistan ve Kıbrıs Rum İdaresi üzere asalak üye devletlerin güvenilirlikleri ve saygınlıkları tam zıt istikamette inişe geçmiş durumda.
Her ne kadar toplumsal medyada bunun aykırısını savunsalar da gerçek bu…
KAYNAK: HABER7
İşte Atun’un yazısı;
Avrupa’nın yakın doğusunda yaşanan Rusya-Ukrayna savaşı, bölgemizde 20. yüzyılın ikinci yarısında dayatılmış politik ve ekonomik istikrarları değiştirmeye başladı.
Rusya-Ukrayna savaşı sürecinde izlediği istikrarlı siyaset ve üstlendiği arabuluculuk rolü ile Türkiye’nin stratejik değeri bir kere daha ortaya çıktı.
Türkiye artık bölgede kelam sahibi bir ülke.
Kırkpınar pehlivan güreşlerinde, rakibinin gücünü yoklamak için birinci başta birbirlerine el-ense çeken pehlivanlar üzere, taraflar içinde yavaş ve derinden başlayan müzakerelerde Türkiye, akılcı siyasetleri ile ön plana çıkınca Rusya-Ukrayna uyuşmazlığının tahlile yönelik kalbi Türkiye’de atmaya başladı.
Evvelki gün Belçika’nın başşehri Brüksel’de gerçekleştirilen NATO başkanlar tepesinde, Türkiye’nin yürüttüğü diplomasi ve taraflar içinde sağladığı istikrardan övgüyle kelam edilmesi, Türkiye’nin bu savaştaki arabuluculuk bakılırsavini muvaffakiyetle yürüttüğünün ispatı.
Bölgenin başkan ülkesi Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanının başka farklı ve vakit zaman da ortaklaşa attıkları adımlar, yaptıkları teşebbüsler, yıpranma sürecine girmiş olan Türkiye-ABD ve Türkiye-AB ilgilerinin tarafını değiştirmeye başladı, yinedan olumlu bir surece soktu.
AB üyesi ülkelerin kimi önderlerinin ve AB yönetici grubunun, Türkiye ile ilgilerin iyileştirilmesinden ve iştirak müzakerelerinin başlatılmasından bahsetmeye başlamaları tesadüf değil. Nasıl olduysa bu krizde Avrupa Birliği, Türkiye’siz hayli daha güç günler yaşayacağının ansızın farkına vardı.
Ki, NATO Doruğu sürerken İtalyan Başbakanı Draghi’nin yıllar evvel oluşturulan lakin daha sonradan buzdolabına konan “Türkiye, Fransa ve İtalya içindeki İşbirliği Forumu”nun bir daha işler hale getirileceğine karar verildiğini açıklaması, AB’nin üst aklındaki değişimi gözler önüne sermekte.
İtalyan ve Fransız iştirakinde kurulan Eurosam konsorsiyumu tarafınca geliştirilen ve 2017 yılında Türkiye’nin de iştiraki ile birlikte üretilmesini içeren -ve daha sonradan dondurulan- “SAMP-T hava savunma sistemi işbirliğinin bir daha gündeme getirilebileceği” fikrinin ortaya atılmış ve kabul görmüş olması bana nazaran NATO Doruğunun Türkiye lehine attığı adımların en somut örneğidir.
Sonuç olarak; Türkiye, bölgesel, politik, ekonomik ve askeri güç prestijiyle yükseliş trendine girerken, Yunanistan ve Kıbrıs Rum İdaresi üzere asalak üye devletlerin güvenilirlikleri ve saygınlıkları tam zıt istikamette inişe geçmiş durumda.
Her ne kadar toplumsal medyada bunun aykırısını savunsalar da gerçek bu…
KAYNAK: HABER7