Ruhsal rahatsızların ne kadar tuhaf formlarda meydana gelebileceğine dair bir fazlaca örnek bulunabilir. Bunlardan biri de Paylaşılmış psikotik kişilik bozukluğu. Bir başka ismiyle: İkiz mecnunluk
Paylaşılmış psikotik bozukluk, birbirine hayli yakın iki bireyin başına gelebilen bir ruhsal rahatsızlık.
Birbirini seven bir çifti ele alalım. Çünkü bu beraberlik, ikiz mecnunluk için son derece müsait sayılıyor.
İçlerinden birinin rastgele bir sebepten ruhsal bir rahatsızlığa sevk olduğunu düşünelim.
ötekinin ise haliyle sağlıklı olduğunu var iseyalım. Burada bahsedilen bulaşıcı bir hastalık değil…
Tuhaf bir biçimde sağlıklı olan birey de, akıl sıhhatini oburuyla birlikte yitirmeye başlıyor. İkiz meczupluk dediğimiz, ‘Folie a deux’ burada başlıyor.
Uzun yıllar evlilik hayatış ya da birlikte hayatış insanların tamamının bu girdaba kapılıp gitmesi gerektiğini düşünebilirsiniz. Burada kelam konusu olan apansızın gelişen bir ikili durum değil. Taraflardan birinin, başkasıyla bir arada tavşan deliğinden atlaması ve onunla bir arada tabanlarda boğulması…
Özel durumlar kelam konusu natürel. Çiftin dış dünyayla etkileşiminin az olması üzere durumlar…
Hakikatin bağlarının zayıfladığı noktada ipler birbirine dolanıyor diyebiliriz…
Bütün bunların psikoz düzeyinde gerçekleşme mecburiliği yok.
Temel sıkıntı, daha evvel de söz ettiğimiz üzere gerçekliğin, benliğin, dünyayı algılama biçiminin yek beden hale gelmesi…
Çiftin dominant karakterde olandaki değişikler, ötekinin ona adapte olmasını daha kolaylaştırıyor.
Bu fenomen literatüre Charles Lasègue ve Jean-Pierre Falret’nin çalışmaları ışığında geçti.
Ancak onun birinci ipuçlarını Freud’dan almış üzereyiz.
Freud’un bu üzere durumlarda birbirlerini narsizminin en değerli ögesi haline getiren çiftlere işaret ettiğini söyleyebiliriz.
Yoksa aşk denilen şey de, sadece bir paylaşılmış mecnunluk hali mi?
Ancak bu durumun sadece aşk alakaları ortasında gerçekleşmediğini söylememiz gerekiyor. Sırf bir ikili de muhtaçlık duymuyor. 3 ya da 4 kişilik ailelerde, kapalı ilgilerde de gerçekleşebiliyor.
Paylaşılmış psikotik bozukluk, birbirine hayli yakın iki bireyin başına gelebilen bir ruhsal rahatsızlık.
Birbirini seven bir çifti ele alalım. Çünkü bu beraberlik, ikiz mecnunluk için son derece müsait sayılıyor.
İçlerinden birinin rastgele bir sebepten ruhsal bir rahatsızlığa sevk olduğunu düşünelim.
ötekinin ise haliyle sağlıklı olduğunu var iseyalım. Burada bahsedilen bulaşıcı bir hastalık değil…
Tuhaf bir biçimde sağlıklı olan birey de, akıl sıhhatini oburuyla birlikte yitirmeye başlıyor. İkiz meczupluk dediğimiz, ‘Folie a deux’ burada başlıyor.
Uzun yıllar evlilik hayatış ya da birlikte hayatış insanların tamamının bu girdaba kapılıp gitmesi gerektiğini düşünebilirsiniz. Burada kelam konusu olan apansızın gelişen bir ikili durum değil. Taraflardan birinin, başkasıyla bir arada tavşan deliğinden atlaması ve onunla bir arada tabanlarda boğulması…
Özel durumlar kelam konusu natürel. Çiftin dış dünyayla etkileşiminin az olması üzere durumlar…
Hakikatin bağlarının zayıfladığı noktada ipler birbirine dolanıyor diyebiliriz…
Bütün bunların psikoz düzeyinde gerçekleşme mecburiliği yok.
Temel sıkıntı, daha evvel de söz ettiğimiz üzere gerçekliğin, benliğin, dünyayı algılama biçiminin yek beden hale gelmesi…
Çiftin dominant karakterde olandaki değişikler, ötekinin ona adapte olmasını daha kolaylaştırıyor.
Bu fenomen literatüre Charles Lasègue ve Jean-Pierre Falret’nin çalışmaları ışığında geçti.
Ancak onun birinci ipuçlarını Freud’dan almış üzereyiz.
Freud’un bu üzere durumlarda birbirlerini narsizminin en değerli ögesi haline getiren çiftlere işaret ettiğini söyleyebiliriz.
Yoksa aşk denilen şey de, sadece bir paylaşılmış mecnunluk hali mi?
Ancak bu durumun sadece aşk alakaları ortasında gerçekleşmediğini söylememiz gerekiyor. Sırf bir ikili de muhtaçlık duymuyor. 3 ya da 4 kişilik ailelerde, kapalı ilgilerde de gerçekleşebiliyor.